“Cumhuriyet, Kaynaklar ve Üretim” söyleşisinde konuşan Cumhuriyetin yetiştirdiği iki değerli bilim insanı Prof. Dr. Bilsay Kuruç ile Prof. Dr. Cemal Taluğ, Cumhuriyetin bilinçlilik yönüne vurgu yaparak, “Tam bağımsızlık için ekonomik bağımsızlık çok önemlidir. Bu anlamda Cumhuriyet halkın iradesidir ve Cumhuriyetin güçlenmesi halkın güçlenmesidir.” dediler.
Eskişehir Büyükşehir Belediyesi ve 21. Yüzyıl İçin Planlama Grubu iş birliğiyle Cumhuriyetimizin 100. Yılı etkinlikleri kapsamında düzenlenen “Cumhuriyet, Kaynaklar ve Üretim” adlı söyleşi Haller Gençlik Merkezi Frigya Salonu’nda gerçekleştirildi.
Cumhuriyetin yetiştirdiği iki değerli bilim insanı Prof. Dr. Bilsay Kuruç ile Prof. Dr. Cemal Taluğ'un konuşmacı olarak yer aldığı ve büyük ilgi gören söyleşinin açılış konuşmasını Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen yaptı.
Büyükerşen, “Bugün çok önemli iki Cumhuriyet insanını Eskişehir’de ağırlıyoruz. Sayın Prof. Dr. Bilsay Kuruç ve Sayın Prof. Dr. Cemal Taluğ ile Cumhuriyetimizi, Cumhuriyetin var ettiği kaynakları ve son yıllarda ülke olarak çok da başarılı olamadığımız üretim konusunu ele alacağız. Su, toprak, ormanlar, mineraller gibi doğal kaynaklar, insanlığın yaşamını sürdürebilmesi için temel gereksinimleri karşılar. Ancak, hızlı sanayileşme ve artan tüketim doğal kaynakların aşırı kullanımına ve tükenmesine yol açmaktadır. Bu durum, ekosistemi bozar, biyolojik çeşitliliği azaltır ve iklim değişikliğine neden olur. Doğal kaynakların sürdürülebilir odaklı kullanımı, kaynakların tükenmesini önlemek ve gelecek kuşakların ihtiyaçlarını da karşılayabilmek için gereklidir. Bunun için, tüm bu kaynakların etkin kullanımını sağlamak, geri dönüşümü teşvik etmek ve yenilenebilir kaynaklara yönelmek önemlidir. Ayrıca, tarım ve ormancılık gibi sektörlerde sürdürülebilir uygulamaların benimsenmesi, doğal kaynakların korunmasına katkı sağlar. Üzülerek söylemeliyim ki; tarım başta olmak üzere birçok hayati konuda yanlış politikalar yüzünden Cumhuriyetimizin 100. yılında Türkiye, gençlerin yaşamak istemediği, çiftçinin üretmek istemediği, sanayicinin yatırımdan geri durduğu bir ülke haline geldi. Peki bu olumsuz süreci nasıl tersine çevirebiliriz? Elbette eldeki kaynakları verimli şekilde kullanıp, üreterek, üretmek isteyeni teşvik ederek ve üretilenden katma değer yaratarak. Gelecekte, tarımsal üretim, dünya nüfusunun artışıyla birlikte daha da önemli hale gelecektir. Bu nedenle, sürdürülebilir tarım uygulamalarının benimsenmesi, verimliliğin artırılması ve doğal kaynakların korunması büyük önem taşımaktadır. Sonuç olarak, tarımsal üretimin değerini anlamak ve bu alandaki önemli konuları ele almak için çok kıymetli Bilsay Hocamız ve Cemal Hocamız ile bir araya geldik. Ben kendilerine bizleri kırmayıp geldikleri için teşekkür ediyor, sizleri onlarla baş başa bırakıyorum.” diye konuştu.
Daha sonra Prof. Dr. Cemal Taluğ ve Prof. Dr. Bilsay Kuruç, Cumhuriyet’in kuruluş felsefesi, ilk yıllarından itibaren üretime bakış ve Mustafa Kemal Atatürk’ün üretime verdiği önem başta olmak üzere birçok önemli konuyu katılımcılarla paylaştılar.
“Cumhuriyetimizin 100. yılında daha kararlı ve güçlü olunmalı.” diyen Prof. Dr. Cemal Taluğ, “Cumhuriyet, büyük Atatürk’ün dediği gibi ilelebet payidar kalacaktır. Bu anlamda Cumhuriyetin ilk 15 yılını esas alarak Cumhuriyet ve Tarım ilişkisini ele almak istiyorum. Toplumun temel kaynağı elbette insan ve tarım için de çok önemli. Tarımın yanında sanayisi var. İlk yıllarda gıda dokuma ve askeri ihtiyaçlar için yatırımlar görüyoruz. Tabi hepsi de tarıma dayalı. Tarım demek istihdam demek. Sanayi çok küçük olanaklarla kurulmuş. Tarım çok önemli, çünkü tarım olmadan diğer alanlarda da adım atmak çok zor. Atatürk, Cumhuriyet öncesi tarım hakkında görüşlerini açıklamış ve Cumhuriyetin ilk 15 yılında tarıma çok büyük önem vermiştir. Çiftçiliğin saygın bir meslek olması, haklarının korunması için 1922-1937 yılları arasında Atatürk hep buna vurgu yapmıştır. Neden tarım dersek? Birincisi tarım ekonominin lokomotifi. Atatürk, tam bağımsızlıkla ekonomik bağımsızlığı bir görmüştür. Ekonomiyi güçlendirmemiz lazım. Cumhuriyet kolay kurulmadı, tam bağımsızlık için ekonomik bağımsızlık çok önemlidir. İkincisi ise Cumhuriyet kurulurken düşmanın vatan toprağından atılması sonrası halktan gelen ‘haydi Cumhuriyeti kuralım’ talebiyle yola çıkılmıştır. Cumhuriyet bir halk iradesidir. Cumhuriyetin güçlenmesi halkın güçlenmesidir.” dedi.
Prof. Dr. Bilsay Kuruç ise Eskişehir’e vurgu yaptığı konuşmasında, “Buraya geldiğimde hep şu soruyu kendime soruyorum. Niçin Eskişehir? Bakıyorsunuz burası size insan olduğunuzu hissettiriyor. Şehirlerde dolaşan kan gençlerdir. Burada rahatlıkla gezen gençleri, bu insani ortamı oluşturan ise Yılmaz Büyükerşen’dir. Kentteki rahatlık çok önemli. Çünkü kent buna göre tasarlanmış. Eskişehir bize bu anlamda yol gösteriyor. Cumhuriyetin 100. yılında niçin sadece Eskişehir böyle? Başka kentlerde insani değerlerin bu kadar yüksek olmadığını görüyorsunuz. Buradan şuna gelmek istiyorum. Cumhuriyetin 100. yılında bilinç öne çıkıyor. Cumhuriyetin insanlara verdiği onurlu yaşam hakkı her şeyin üzerindedir. Cumhuriyetin ilk yıllarında yetişmiş insan gücünün çok az olduğunu görüyorsunuz. Ancak Atatürk ve arkadaşlarının entelektüel birikimi ile askeri başarısı bir araya gelince bu yol açılmıştır. Bu aynı zamanda 19. yüzyıldaki devrimlerin de yansımasıdır. Cumhuriyet o nedenle devrimlerden biridir. Atatürk ve arkadaşları zor zamanların adamlarıydı. Oraya mücadele ederek geldiler. Zor zamanları aşar ve bunları atlatırız diyerek yola çıktılar. Bu şunu gösteriyor. Hangi çağ sizden ne istiyorsa onu yapmalısınız. Türkiye 21. yüzyıla takvim olarak girdi ancak gerçek manada henüz giremedi. O yüzden bu çağ ne istiyorsa onlar yapılmalı. İşte burada bilinç öne çıkıyor. Son söz; güneş varsa umut vardır. Çok teşekkür ederim.” dedi.
Konuşmaların ardından Başkan Büyükerşen, Prof. Dr. Cemal Taluğ ve Prof. Dr. Bilsay Kuruç’a teşekkür plaketi takdim etti. Büyük ilgi gören söyleşi çektirilen fotoğrafla tamamlandı.