Uğur Mumcu, hem ülkemiz hem de dünya tarafından "bir gazeteci ve bir yazar" olarak kabul edilmiştir. Ancak O asla, yalnızca bir gazeteci ve yazar değildir.
Uğur Mumcu, bir Atatürkçüdür, Cumhuriyetimizin yılmaz bekçisidir. Bir demokrasi aşığı ve savunucusu, bir yurtsever, insan hakları savunucusu bir hümanisttir. Haktan, adaletten, eşiklikten yanadır. Tüm bu özelliklerini, hiç bir şeyden çekinmeden, sakınmadan gazeteci ve yazarlığına yansıtmıştır. En dokunulmaz sanılan konulara el atmış, ülkemizin selameti için sahip olduğu her türlü bilgi ve belgeyi tereddüt etmeden yazı ve kitaplarına aktarmıştır. Külliyatı ve hayatı, Türkiye Cumhuriyeti'nin ilelebet var olması için vazgeçilmez bir yol gösterici olmuştur.
Ne yazık ki, bu büyük yurt sever, gazeteci ve yazarı koruyamadık. Elim güçler, 24 Ocak 1993 tarihinde kalleş bir tuzak ile onu aramızdan çekip aldılar. Belki küçük bir tesellidir ama, aramızdan çekip aldıkları O'nun naçiz bedenidir. Savunduğu düşüncelerinin, fikirlerinin, bu ulusa ve halka karşı beslediği büyük sevgi ve inancın her daim süreceğine olan inancım tamdır.
Aramızdan ayrılışının 29'ncu yılında Uğur Mumcu'yu bir kez daha saygı, sevgi ve minnetle anarken, aziz hatırası önünde saygıyla eğiliyorum.