AKP İL BAŞKANI YİNE GERÇEĞİ SAPTIRIYOR
Sayın Cumhurbaşkanı’nın Eskişehir’i ziyareti dolayısıyla Büyükşehir Belediyemizin anı defteri için bir hattata yazdırdığı ifadeler, AKP İl Başkanı ve teşkilatı tarafından kelimenin tam anlamıyla bir ‘TEVİL’ (bir şeyi bilinen anlamından başka anlamda kullanma) çabasıdır. Yerel siyasette polemiklerden kaçınmama rağmen, siyasi yalanlara karşı her zaman olduğu gibi bu kez de olayın doğrusunu kamuoyuna açıklamakta yarar görüyorum.
Devlet ve diplomasi protokolü bazı kuralları gerektirir. Bunlardan biri de devletin üst makamlarındaki kişilerin ülkelerinde ziyaret ettikleri şehirlere gelişlerinde önce devletin temsilcisi olan Vali’yi, daha sonra da o şehrin halkını temsil eden ve halk tarafından seçilen Büyükşehir Belediyesi veya İl Belediye Başkanını ziyaret ederler. Bu ziyaret, söz konusu makamda oturan kişiden ziyade, onun temsil ettiği o şehrin halkına verilen önemi ve nezaketi gösterir. Demokrasilerde seçilerek yerel yönetimlerin başına gelen kişilerin mensup oldukları siyasi partilere bakılmaz, ayrımcılık yapılmaz. Nitekim bu uygarlık ve devlet kurallarına uyan Cumhurbaşkanı, Bakanlar ve üst düzey bürokratlar, 18 yıl içinde, Eskişehir’i ziyaret programlarına, Büyükşehir Belediyemizi de dahil etmişlerdir. AKP döneminde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, TBMM Başkanları, Başbakanlar ve Bakanlar belediyemizi ziyaretleri ile kent halkına onur vermişlerdir. Yabancı ülkelerin Türkiye’deki diplomatları da bu kuralı aynen uygulamaya devam etmektedir.
AKP’nin iktidar dönemi yıllarında uygulanan ve devlet umuru göreneği olan ve şehir halkına verilen önemin göstergesi sayılan bu protokol ziyaretleri, 2004’den itibaren terk edilmeye başlanmıştır. Bunun ana sebebinin, ziyaretçi devlet büyüklerinden ziyade, iktidar partisinin Eskişehir’deki bizce malum ve mahut, yerel siyasetçileri ile dar görüşlü bazı milletvekillerinin, ziyarete gelen devlet büyüklerinin, “muhalif düşman” gibi gördükleri yerel yönetim üst makamını ziyaret etmeyip, onun yerine kendi parti il başkanlarını ziyarete zorlamalarıdır. Bu tutumları, bir bakıma Eskişehir halkını, sanki bir başka ülkenin vatandaşlarıymışçasına dışlamaları algısına yol açmaktadır.
Gelelim son olayın doğrusuna:
Sayın Cumhurbaşkanı’nın Eskişehir ziyaret tarihi belli olunca Ankara Saraydan Belediyemizin anı defteri istenmiş ve oraya yollanmıştır. Bu talep tarafımızdan Sayın Cumhurbaşkanı’nın Eskişehir’e gelişlerinde Büyükşehir Belediyesi’ni de ziyaret arzusunun bir göstergesi olmuştur. Seçilen yöntem de doğrudur. Çünkü bu yöntem, Cumhurbaşkanı’nın kısa süreli ziyaretlerde anı defterlerini uzun uzun yazmaktan ziyade, önceden, defterlere duygu ve düşüncelerini bir kaligrafa yazdırıp, geri göndermek ve ziyaret sırasında da masanın üzerindeki defterin yazılı sayfasına yalnızca imza atmak kolaylığı sağlamaktadır. Nitekim Ankara’ya giden defter, bir gün önce belediyemize geldi. Biz de böylece ziyaret edileceğimizi öğrenmiş olduk.
17 Mart günü raporlu olduğum halde, önce askeri havaalanında Sayın Cumhurbaşkanı’nı karşılama törenine katıldım ve sonra belediyeye gelerek hazırlıkları gözden geçirdim. Sayın Cumhurbaşkanı meydanda konuşmaya başladığında, Cumhurbaşkanlığı koruma ekipleri, Büyükşehir Belediyemize gelerek, Cumhurbaşkanı’nın nerede karşılanacağını, makam odasına nereden gireceğini, oturacağı yeri (hatta lavaboyu bile) özel araç gereçler ile dip köşe kontrol ettiler. Bir de ekip uzman köpekler ile her yeri bomba ihtimaline karşı denetlediler. Sayın Cumhurbaşkanı’nın konuşmasının bitmesine yakın Belediye Binamız dışındaki tedbirleri de kontrol ettiler.
Biz ise Sayın Cumhurbaşkanı’nın, geçmiştekinin aksine, referandum öncesi artık tarafsız bir Cumhurbaşkanı olmaya ve herkesi kucaklamaya başladığının ilk örneğini şehrimizdeki ortaya koymaya kararlı olduğunu, sevinçle düşünmeye başlamıştık.
Ama bu beklentimiz boşa çıktı. Hele, takip eden günlerde AKP İl Başkanı’nın bu ziyaret anı yazısı konusunda yaptığı tevil ve yalan dolu sözler ne kadar boşuna olumlu hayal kurduğumuzu da ortaya koydu. İl Başkanı, Cumhurbaşkanı’nın Eskişehir ve Belediyemiz için deftere yazdırdığı sözlerin basında yer almasını, beni ve arkadaşlarımı “Cumhurbaşkanı üzerinden siyasi pirim elde etmenin beyhude çabası” olarak açıklamaktadır. Bizim, yıllardan beri, Sayın Cumhurbaşkanı üzerinden siyasi rant elde etmeye ihtiyacımız olmadığını, bütün Türkiye çok iyi bilmektedir. Ne yazık ki doğru olanlar, bizim anlattığımız bu gerçeklerdir.
PROF. DR. YILMAZ BÜYÜKERŞEN
ESKİŞEHİR BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANI